Sonunda siyasetimizin milliyetçi kanadı da ayrıştı.
Hem de meydan meydan sille tokat birbirine girerek...
Hem de kendi kendilerine ‘’TEKBİR’’ getirerek...
Hem de birbirlerine en ağırından laflar ederek ayrıştılar.
Oysa birkaç ay öncesine kadar böyle değildiler.
Tek yumruk tek yürek gibiydiler.
Kim derdi ki, gün gelecek onlar da ayrıştıran siyasetten nasibini alacak?
Kim derdi ki, gün gelecek onların içinden de birileri tez vakitte değişecek?
Kim derdi ki, gün gelecek onlar da gerçekleri ters yüz eden siyasetin peşine takılacak?
Kim derdi kim?..
Öyle ya kim derdi?
ÖZÜNDE...
‘’ARTIK BU AYRIŞAN VE AYRIŞTIRAN BAHÇEDEN’’ yükselen seslere bakmalı:
Gerçek milliyetçi hangisi, hangisi değil...
Kim doğruyu söyleyip vatan ve milleti düşünüyor; Kim değil, işini zamana bırakmalı...
Çünkü zaman öyle bir reçetedir ki:
Hem hastalığın bünyedeki adresini bulur.
Hem de sebep olan nedenlerin hesabını görür.
AH SİYASET VAH SİYASET!..
AZ GELİŞMİŞ ÜLKELERDE AYRIŞTIRIP DEŞELEYEN BİR MAŞA...
ÇOK GELİŞMİŞ ÜLKELERDE BİR GÜZEL TEMAŞA SİYASET...
BİZE GELİNCE:
Elbette ki az gelişmiş ülkelerin kaderi neyse, bizde de öyle...
Hatta daha da beter demeli...
Gün gün yaşananlar ortada...
Gün gün yaşatılanlar ortada...
Tam da tüm milletin seyrettiği ‘’HAYRETLER SAHNESİ’’ NDE...
Olgunlar ne ki? Hamların bile hayretle izlediği nice sahnelerde...
Türkiye’nin her arazisi bir daram mekanı oldu adeta.
Gün, artık titreyip kendine gelme zamanıdır.
Artık elleri taşın altına koyma zamanıdır.
Bu zamanda bu işler:
Bir ülkü işidir. O ülküyü bugünden yarınlara taşıma işidir.
Güzergahına bakmak gerek güzergahına bu işin...
Her metresinde, ulusa dair bir bağımsızlık nidası var mı diye...
Her mekanında sosyal adalet ve sosyal barışa dair bir insanlık işleri var mı diye...
Her köşesinde önce insan deyip:
İnsanları, ırk, din, mezhep, dil ve renk ayrımı yapmadan aynı hizada tutma siyaseti var mı diye...
Cumhuriyetin değerlerini kollayıp, demokratik parlamenter sistemi koruma becerisi var mı diye...
Medya ve tüm demokratik kitle örgütlerinin demokratik özgürlüğüne saygı işi var mı diye...
Çalışan ve çalışmayan tüm emekçilerle, eli nasırlı köylüleri düşünme erdemi var mı diye...
Bak ki bak... Elbette bakarak yarınlara taşımalı.
Taşımalı ki ‘’MİLLİYETÇİLİK’’ kıvamı kendini bulsun.
Taşımalı ki sözde değil özde milliyetçilik olsun.
Elbette ki vatanın bütünlüğünden alın terine saygıyla...
Elbette ki bayrağın dalgalanmasından herkesin özgürce yaşamına saygıyla...
Çağdaş eğitime sarılıp, çağdaş üretimi şahlandırma anlayışıyla...
Tarihten ders alıp, çağdaş ülkelerin seviyesine ulaşacak kafayla, bu kafalara saygıyla...
Bu milletle bu devleti yarınlara taşımalı.
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ:
Ayrıştıran siyasetlere değil, birleştiren siyasetlere itibar ettikçe ülküsüne hizmet eder.
Çünkü gerçek milliyetçilik, tüm farklılıklarına rağmen bir milleti bir arada tutan milliyetçiliktir.



Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner183