‘Asrın Felati’ne Fark Atacak

ÖZEL HABER

Türkiye TL’nin döviz karşısında yaşadığı depremle sarsılırken 17 Ağustos 1999 depreminin yıl dönümünde İstanbul’un kapısında olan büyük tehlike gün geçtikçe yaklaşıyor. Uzmanlara göre ‘Büyük Marmara Depremi’ yaratacağı tehlikeler ile birlikte düşünüldüğünde ‘Asrın Felaketi’ne fark atacak

 17 Ağustos 1999'da saat 03.02'de meydana gelen ve yaklaşık 45 saniye süren 7.4 büyüklüğündeki depremin üzerinden 19 yıl geçti. İstanbul, Kocaeli, Düzce, Sakarya ve Yalova'da büyük can ve mal kaybı ile yıkıma neden olan depremde resmi verilere göre 17 bin 480 kişi hayatını kaybederken on binlerce kişi yaralandı. ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen büyük yıkım sonrasında gözler merkez üssü Marmara Denizi olacak olan ‘Büyük Marmara Depremi’ne çevrildi. Uzmanlar gerçekleşmesi kesin gözüyle bakılan ‘Büyük Marmara Depremi’nin 1999 depreminden daha etkili ve yıkıcı olacağı görüşünde.

‘FELAKET VE ÇILGINLIK’

Beklenen felaketle ilgili değerlendirmelerde bulunan Prof.Dr. Celal Şengör, depremin maksimum büyüklüğünü 7.6 olarak tahmin ettiklerini söyledi ve ekledi; “Bu depremin şiddetine baktığımızda sahillerde Yeşilköy’de,Tuzla’da depremin şiddeti 10’u buluyor, diğer sahil bölgelerinde 8’i buluyor. Bu, binaların yarısı gidecek demektir. Depremin şiddeti 10’u bulduğu zaman ayakta neredeyse bina kalmıyor. İstanbul’un üzerinde kurulduğu jeolojinin özelliklerinden, yapı envanterinin kötülüğünden ve hâlâ yüklenen nüfus nedeniyle bir felaket ve çılgınlık.”

‘BAŞA ÇIKMAK MÜMKÜN DEĞİL’

Şengör, “İstanbul’u 7.6’lık bir deprem vurduğu zaman başa çıkmanız mümkün değil. Türkiye batıya doğru senede 2.5-3 santimetre kayıyor. Aynı zamanda Türkiye’nin batısı bir elin parmakları gibi genişliyor. Bölgedeki depremler bu açılmanın yarattığı depremlerdir. 1999’daki İzmit ve Düzce depremine kadar ‘Depremler birbirlerini tetiklemez’ deniyordu. Bu depremlerden sonra patır patır depremler olmaya başladı. Yunanistan’da, Ege Denizi’nin içinde, Batı Anadolu’da. Uzun süre depremin nakledilebileceğine inanılmadı” dedi.

‘FACİA YAŞANIR’

Öte yandan bazı uzmanlar son dönemlerde Türkiye’nin gündeminden düşmeyen İmar Affı’nın yaşanabilecek felaketlere davetiye çıkaracağını dile getiriyor. İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, konu ilgili çözümün sorunlu yapıların yıkılıp yeniden yapılmasından geçtiğini belirtiyor. Ercan, “İstanbul nüfusu her yıl Zonguldak nüfusu kadar artıyor. Bu insanlar derme çatma yapılara sığınıyor. Mühendisliğe uygun olmayan bu yapılar sağlam zeminde olsa bile depreme dayanıklı değil. Barış demek af ve kuralsız insanların ödüllendirilmesi demek değil. Kentsel dönüşüm tam rayına girerken imar barışı getirmek olası depremde faciaya yol açmaktır” diye konuştu.

İSTANBUL'DA YAŞANAN DEPREMLER

- 1 Şubat 363: İstanbul’un etrafındaki geniş bir bölgede hissedildi ve zamanın Romalı tarihçileri hadiseyi “Bir felâket oldu” diye kaydettiler.

- 434: İstanbul dört ay boyunca sarsıldı, deniz surlarının bir bölümü yıkıldı.

- 26 Ocak 446: Sarsıntıdan şehrin bazı kapıları büyük hasar gördü ve artçı depremler üç ay boyunca devam etti.

- 25 Eylül 477: İstanbul 40 gün boyunca aralıksız sallandı. Bir sonraki yılın Eylül’ünde yeniden büyük bir deprem oldu ve şehrin meydanlarını süsleyen heykeller devrildi.

- 15 Ağustos 553: İstanbul 40 gün boyunca tekrar sallandı. 554 yılının Temmuz ve Ağustos’unda da şehirde bir deprem fırtınası esti, Yedikule’nin etrafındaki surlar yıkıldı. Sarsıntılar tam bir yıl sonra yeniden geldi, bu defa kiliselerle surların geri kalan kısmı yerle bir oldu ve Marmara’da patlayan dev dalgalar şehrin iç kısımlarına kadar ilerledi. Aynı günlerde İzmit de sarsıldı ve baştan başa yıkıldı.

- Ekim-Kasım 557: Bu defa yeraltı gürültüleri, şiddetli bir fırtına ve yağmurla gelen deprem günlerce devam etti. O devrin tarihçileri, “sarsıntıların şiddetinden gökteki birkaç yıldızın bile yer değiştirdiğini” yazdılar.

- Ocak 1010: Ocak’ta başlayan sarsıntılar Mart’a kadar hiç kesilmedi. Depreme yeraltından yükselen korkunç gürültüler de iştirak etti ve bugün Fatih Camii’nin yerinde bulunan büyük kilise yerle bir oldu.

- 1034: Şehir tam 140 gün boyunca beşik gibi sallandı. Binlerce evde ve kiliselerde büyük hasarlar oldu.

- 18 Aralık 1037: İstanbul aralıklarla üç defa sarsıldı. Bu tarihten başlayarak 1040’a kadar şehirde dokuz büyük deprem oldu. İnsanlar yiyecek bulamadılar ve açlığın ardından salgınlar çıktı.

- 23 Eylül 1063 veya 1064: İstanbul, Trakya’nın hemen hemen tamamı, Erdek ve İznik iki yıl boyunca sallandı.

- 14 Eylül 1509: Artık Osmanlı’ya başkentlik etmekte olan şehir, bu defa 18 gün devam eden bir âfet yaşadı. Şehrin alçakta kalan mahallelerinde çok büyük hasarlar oldu, 109 cami ile 1070 ev yıkıldı. Kara ve deniz surlarıyla Topkapı Sarayı’nı çeviren duvarlar kısmen çöktü. O zamanın kayıtlarına göre 13 bin kişi can verdi ve sayısı bilinmeyen çok sayıda İstanbullu açılan yarıklara düşüp kayboldu.

- 12 Haziran 1542: 40 günlük sarsıntılar yeniden geldi.

- 1718: İstanbul üç gün boyunca cehennemi yaşadı. Yalı Köşkü ve etrafındaki binalar yıkıldı, Edirnekapı ile Yedikule taraflarındaki surlar yerle bir oldu. Birçok camiyle hamamın kubbeleri çöktü, sokaklar bina enkazlarından yürünemez hale geldi. 1719’un 5 Mart’ında gelen bir başka deprem ise 30 gün sürdü. Aynı senenin Mayıs’ında ise, bu defa İzmit tamamen yıkıldı ve sayılabildiği kadarıyla 1000 kişi can verdi.

- 3 Eylül 1763: Sarsıntı altı gün devam etti, Fatih ve Bayezid camilerinin kubbelerini çökertti, sonra 23 Aralık’ta tekrar geldi. -

- 23 Nisan 1766: İstanbul, tarihinin en büyük deprem serilerinden birini yaşadı. Merkezi Marmara Denizi olan ilk sarsıntı Çorlu ile Büyükçekmece’yi yerle bir etti. Şehir, Mayıs’ta yeniden sallandı ve birçok caminin kubbesi yıkıldı. O yılın sonbaharı hiç bitmeyen sarsıntılarla geçti. 5 Eylül’de İzmir harab oldu ve âfet 1767 Kasım’ında tekrar İstanbul’a döndü, Vezirhanı’nın ve Bayezid ile Fatih camilerinin kubbeleri çöktü. İstanbul’un yanısıra İzmir de bu tarihten sonra 28 yıl boyunca durmadan sallandı. Deprem fırtınasının son sarsıntısı 1795’in 29 Nisan’ında yaşandı ve şehir 15 Ağustos 1803’teki hafif depreme kadar yaralarını sarmaya çalıştı.

- 10 Temmuz 1894: Şehir ardarda üç defa sarsıldı. Kapalıçarşı çöktü, Sirkeci rıhtımında 40 metrelik yarık açıldı, deniz suyu ısınıp kaynar hale geldi, suların kıyılardan açığa doğru çekildiği görüldü ve binlerce ev yıkıldı. Depremin artçıları aylarca devam etti ve Edirne’den Marmaris’e kadar uzanan geniş bir alanı haftalar boyunca salladı.

- 17 Ağustos 1999: İşte hiç unutamadığımız o acı tarih.Kocaeli’nde 9 bin 477, Sakarya’da 3 bin 891, Yalova’da 2 bin 504, İstanbul’da 981, Bolu’da 270, Bursa’da 268, Eskişehir’de 86 ve Zonguldak il sınırı içinde de 3 kişi olmak üzere toplam 17 bin 480 kişinin can verdiği büyük felakette yüz binin üzerinde insan da evsiz kalmış, yaklaşık 24 bin kişi yaralanırken, birçok kişi de sakat kalmıştı. Sadece Kocaeli bölgesinde 17 bin civarında bina depremin ilk dalgasında çökerken, 91 bin konut orta hasar, 102 bin 822 konut az hasar gördü.

UZMANLAR UYARIYOR

17 Ağustos 1999 yılında yaşanan ve  ‘Asrın Felaketi’ olarak nitelendirilen büyük yıkım sonrasında gözler merkez üssü Marmara Denizi olacak olan ‘Büyük Marmara Depremi’ne çevrildi. Uzmanlar gerçekleşmesi kesin gözüyle bakılan ‘Büyük Marmara Depremi’nin 1999 depreminden daha etkili ve yıkıcı olacağını savunuyor.

Bilal ÇIĞRIM / Kent YAŞAM


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.