Öne Çıkanlar CHP Kartal Belediyesi haberdesiniz gündem haber Büyükçekmece Belediyesi

Bu haber kez okundu.

Şehrin göbeğinde bir bakla tarlası, ama şimdilik..!

 

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesinden emekli Prof. Dr. Mehmet Asil Yılmaz, gazetemize bu konuda yaptığı açıklamada, “Ülkemiz su ve tarım toprağı yoksulu bir ülkedir ve yüzölçümünün ancak yüzde 6,4’ü 1. sınıf, yüzde 8,7’si 2. sınıf tarım toprağı iken, her yıl binlerce dekar 1. ve 2. sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları nedeniyle işgal ediliyor” dedi..

SEBZE MEYVENİN YANINA YAKLAŞILAMIYOR

Bir kilo kuru soğanın, bir kilo patatesin bile 8-10 liraya satıldığı ülkemizde, domates, patlıcan, kabak, yeşilbiber, satatalık gibi sebzeler ile yeşillikleri manavdan ya da semt pazarından satın almak artık önce biraz düşünmeyi gerektiriyor. Çünkü artık 5-100 liraya ne bir file doluyor ne de birkaç günlük yemeklik malzame alınabiliyor. Heleki kalabalık bir ailenin her öğün birkaç çeşit yemekle masayI donatması, insanların sağlıklı beslenme bir yana karnını bile doyuırması neredeyse bu koşullarda imkansız hale gelmiş durumda.

Çünkü çok değil beş ol yıl öncesine kadar tarımsal ürün üretiminde kendi kendine yetebilen dünya ülkeleri arasında yedinci sırada yer alırken şimdilerde kilometrelerce uzak ülkelerden sebze meyve, hububat ithalatı yapmak zorunda kalıyoruz. Nedeni ise yanlış tarımsal üretim uygulamaları olduĞu gibi verimli tarım topraklarının da gelişigüzel imar planları nedeniyle kentsel yerleşim alanları haline getirilmiş olması. Bu olayın en bariz örneklerine ise İstanbul’un sınır ilçelerinde rastlıyoruz. Örneğin geçmişte bir sayfiye yeri ve tarımsal üretim alanı olan Tuzla’nın iç kesimlerinde birkaç dönümlük parçalar halinde kalmış verimli tarım arazilerine ekilen bakla, patates, domates ve biber gibi sebze türlerini görmek insanlara, “buralar da yakında betona teslim olur” dedirtiyor.

“TÜRKİYE’DE TARIMA AÇILACAK ARAZ KALMADI..!”

Ülkemizin tarım alanlarının her geçen gün azaldığına dikkat çeken Ziraat Profesörü Mehmet Asil Yılmaz ise şunları söyledi:

“Ülkemiz su ve tarım toprağı yoksulu bir ülkedir ve yüzölçümünün ancak yüzde 6,4’ü 1. sınıf, yüzde 8,7’si 2. sınıf tarım toprağı iken, her yıl binlerce dekar 1. ve 2. sınıf tarım arazisi, konut, sanayi ve turizm yapılaşmaları nedeniyle işgal ediliyor.

Anayasa’nın 44. ve 45. maddelerine göre, “Devlet toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır”, 45. maddesinde, “Devlet tarım arazileri ile çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek, tarımsal üretim planlaması ilkelerine uygun olarak bitkisel ve hayvansal üretimi artırmak maksadıyla tarım ve hayvancılıkla uğraşanların işletme araç ve gereçlerinin ve diğer girdilerin sağlanmasını kolaylaştırır” denilmektedir.     

Türkiye dünyada tarıma açılacak arazisi kalmamış ülkelerden biri sayılmaktadır. İsrail’in bir karış tarım alanı elde etmek için çöle toprak taşıdığı, Hollanda’nın bir karış tarım alanı için denizleri doldurduğu, Japonya’nın tarımsal üretim maliyetlerinin çok yüksek olmasına rağmen tarımsal üretimde kendine yeterlik ve bağımsızlık uğruna tarımını desteklemeye çok büyük mali kaynak aktardığı gözönünde bulundurulduğunda, ülkemizde kısa vadeli çıkarlar uğruna yeniden üretilemeyen bir doğal kaynak olan tarım topraklarını israf ederek, geleceğimize ne ölçüde kayıtsız ve saygısız olduğumuz açıkça görülebilir.  

Bir santimetre derinliğindeki bir toprak katmanının oluşması için 70 ila 500 yıl gibi bir süre gerekmekte, bir gram kuru tarım toprağında 100 milyon ile bir milyar arasında organizma yaşamaktadır. Yok edilen tarım toprağı aslında yüzlerce yılda oluşmuş, hayat bulmuş bir canlı varlıktır. Bu varlıklar tarım dışı amaçla kullanıldığında yok edilmiş olacaktır.”

Tuncay DAĞLI-Kent Yaşam

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner183