Öne Çıkanlar kağıthane spor merkezi Esnaf Odası YGS Petrol küçükçekmece belediyesi

Bu haber kez okundu.

Ümit Kalko: “Bizim eğitim aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek”

SENAY BADUR- CELAL KARAALİ

Ümit Kalko: “Bizim eğitim aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek”

Türkiye genelindeki 52 kampusunde, 30 bin öğrenciye eğitim veren Mektebim hedeflerini dünya çapına taşıdı. Mektebim, altı yılda 165 okul, 52 kampüs, 30 bin öğrenci ve yaklaşık 6 bin çalışan sayısına ulaştı.  2017-2018 eğitim öğretim yılı itibarıyla Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Yalova, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Konya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon, Şırnak ve Yozgat ile 17 ilde faaliyet gösterecek. Bizim eğitim aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek diyen Mektebim Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Kalko ile ‘Mektebim’in  gelecek vizyonunu ve Türk eğitim sistemini konuştuk,

 

1-Öncelikle Ümit Kalko’yu tanımak isteriz.

1983 Ankara doğumluyum. Yaklaşık 20 sene Ankara’da yaşadım. Liseye başladığım yıl babamı kaybettim. Babamın vefatından sonra annemle birlikte İstanbul’a, o zamanlar Çapa Tıp Fakültesi’nde doktor olan abimin yanına geldik. Liseyi abimin desteğiyle İstanbul’da tamamladım. Bu dönemde aile bütçemize katkı sağlamak ve harçlığımı çıkarabilmek için bir müddet çalıştım. Sonrasında Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nü kazandım ve Ankara’ya geri döndüm. Akabinde yerel yönetimler üzerine yüksek lisans yaptım. Şu an ise yönetim ve organizasyon alanında doktora yapıyorum. Üniversitedeyken kaymakamlık sınavlarına girdim. Tabii Ankara’da doğup büyüyünce sadece memuriyet düşünüyorsunuz. Ben de bu dönemde en üst memuriyet olan kaymakamlığı hedeflemiştim. Girdiğim bütün sınavları kazandım. Son aşama olan İçişleri Bakanlığı’nın yaptığı yazılı sınavı iki puanla kaybettim. Ailemin yanına İstanbul’a dönüp sınava bir sene daha hazırlanmak istedim. Ancak bir sene boyunca ders çalışırken evde durmak pek bana uygun bir durum olmadığı için tekrar çalışmaya karar verdim. Bu sebeple açık öğretim KPSS kurslarında part-time olarak Hukuk, Ekonomi dersleri vermeye başladım. Sonrasında çalıştığım kursta çok kısa sürede eğitim koordinatörlüğü, kurs müdürlüğü gibi pozisyonlara yükseldim, ancak 6 ay sonra haksız bir şekilde işten çıkartıldım. Bu haksız yere işten çıkartılma hayatımın dönüm noktası oldu. Haksızlığı kendi içimde hazmedemediğim için de işten çıkartıldığım kursun karşısına dershane açmaya karar verdim. 2006 yılında açıköğretim, serbest muhasebecilik, KPSS gibi kursları bünyesinde barındıran Ümit Eğitim Kurumları’nı kurdum. Dershanecilik ile girdiğim eğitim sektöründe AB ve Dünya Bankası projeleri gerçekleştirerek çalışma alanımı genişlettim. Birçok belediyenin halk eğitim merkezlerinin eğitim programlarını tasarladım ve projeler yürüttüm. Eğitim sektöründeki çalışmalarıma 2011 yılında kurduğum Mektebim markası ile devam ediyorum. Çeşitli STK’larda üyeliklerim devam ederken geçtiğimiz yıllarda Büyükçekmece Belediye Spor Kulübü’nün ve son bir yılda da Silivrispor Kulübü’nün başkanlığını yürüttüm.

2- Eğitim sektöründe ve özel okullar arasında kısa sürede çok büyük başarıya imza attınız, başarınızdan söz eder misiniz?

2006 yılında adım attığım egitim sektörüne 2011 yılında kurduğum Mektebim markasıyla devam ederken çalışma alanımı dershanecilikten özel okulculuğa doğru genişleterek eğitim sektöründeki faaliyetlerimi yoğunlaştırdım. 2011 yılında ilk eğitim kurumumuzu açtığımızda 150’ye yakın öğrencimiz vardı. Bugün ise 30 bine yakın öğrencimiz kurumlarımızda eğitim görüyor. Türkiye’de hızlı büyümeyi sağladığınız zaman mutlaka bunun kaynağı hep sorulur. Bizdeki kaynak eğitimden kazandığımızı eğitime yatırmaktan geçiyor. İlk açtığımız eğitim kurumundan bu yana her açtığımız okulu doldurduk. Hem eğitim kadememizi yükselttik, hem de okullarımızda öğrenci sayısını yüksek tuttuk ve oradan elde ettiğimiz kazançları tekrardan yeni eğitim yatırımlarına dönüştürdük. Yani önceliğimiz şahsi zenginleşme değil, kurumu büyütmekti. Kısa sürede güzel kampüslerle büyümemizin eğitim sektöründe özellikle de özel okulculukta büyümemizin ve Türkiye’nin önemli bir eğitim markası olmamızın nedeni de budur. Tabi bu kısa zamanda kampüsleri kurarken doğru lokasyonları seçmek, gerekli fizibilite çalışmalarını yapmak, çeşitli konularda uzmanlardan destek almak ve iyi bir ekip ile çalışmak hızlı büyümemizde önemli bir rol oynamıştır.

3-Mektebim’in kuruluşundan söz eder misiniz ve neden Mektebim ismi?

Benim kişisel olarak girişimci özelliğim ne kadar fazlaysa inatçı ve kararlı niteliklerim de o kadar ağır basar. Haksızlıkları olduğu gibi kolayca veya az bir emekle giderilebilecek eksikliklerin, ısrarla giderilmemesine dayanamam. O dershaneden haksız yere çıkarılmak, bu üç özelliğimi de hareket geçirmişti. Yeni mezun ve işsiz bir öğrenci olarak ne kadar sermayeniz olabilir veya ne kadar sermaye toplayabilirsiniz? Ekonomik açıdan iyi durumda olmayan bir ailenin çocuğu olarak neyinize güvenebilirsiniz? Ancak işte o kararlılık, inatçılık, özgüven ve eğitim işini herkesten daha iyi yapabileceğime inancımla gözümü karartım varımı yoğumu yatırarak o dershaneyi açtım. Size bir şey söyleyeyim, tünelin ucundaki ışığın neredeyse görünmediği o günlerde bile bir gün Türkiye’nin en güçlü özel okul zincirini kurabileceğime inancım tamdı. Nitekim Mektebim’in adını hem tevhidi tedrisat ile Türkiye Cumhuriyeti’nin izleyeceği yolu çizen hem de eğitim davasının nasıl tüm imkânsızlıklara karşın kazanılması gerektiğini simgeleyen, 1925 yılında Atatürk’ün kurduğu Millet Mektepleri’nden esinlenerek verdik. 2011 yılında 150 öğrencisiyle İstanbul Büyükçekmece’de temelleri atılan ve bugün 52 kampüs ve 165 okul ile eğitim öğretim faaliyetlerini sürdüren Mektebim, Türk Eğitim sektörünün en önemli markalarından biridir. Anaokulu, İlkokul, Ortaokul, Anadolu Lisesi, Anadolu Fen Lisesi ve Anadolu Sağlık Meslek Liseleriyle çağdaş ve modern eğitim ortamlarında en son teknolojileri kullanarak öğrencilerine dünya standartlarında eğitim imkânları sunmaktadır. Mektebim bugün İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Yalova, Bursa, Samsun, Trabzon, Antalya, Konya, Afyon, Balıkesir, Tekirdağ, Yozgat, Diyarbakır, Şırnak ve Kırklareli’de kampüsleri bulunmaktadır. Yatırımlarımıza ara vermeden devam ediyoruz. Mektebim bayrağını çok kısa zamanda ülkemizin her ilinde dalgalandırmayı planlıyoruz. 3 yıl içerisinde 150 kampüs hedefimiz var. Eğitim kalitemizi artırarak, değişen ve gelişen dünyanın tüm imkânlarını öğrencilerimize sunarak büyümeye devam edeceğiz.

Mektebim, vatan ve millet sevgisi yüksek, “Bütünsel Eğitim Yaklaşımı” ile değişime ve gelişime açık, öğrenmekten keyif alan, kendine güvenen, soran, sorgulayan, araştıran, projeler üreten, takım çalışmasına yatkın, lider karakterli ve en az bir yabancı dili çok iyi konuşabilen öğrenciler yetiştirmeyi hedeflemektedir. Eğitimde teknolojinin kullanımı, yabancı dil eğitimi ve tabi ki ülkemizin gerçeği olan sınavlara hazırlık çalışmaları bizi farklı kılan olgulardır. STEM çalışmalarıyla öğrencilerin gelişimi, ülkemizin gerçeği olan sınav çalışmaları, İngilizce ve diğer yabancı dil becerilerinin ve 21. Yüzyıl becerilerinin geliştirilmesi bizler için çok önemli. Okullarımızda var olan alt ve üst yapı, sosyal, kültürel alanlar ve derslikler sayesinde öğrencilerimizin beceri odaklı eğitimine özen gösteriyoruz.

4-Eğitim sektöründe nasıl bir farkındalık yaratmayı hedefliyorsunuz? Sınav başarısı mı hayat başarısı mı?

Özel okul her yönüyle özel bir ortamda, özel bir eğitim öğretim vermek demektir. Çağımız, sosyal ilişkilerde ve sosyal ortamlarda da başarılı olmayı gerektirse de, velilerimiz ülkemizdeki sınav gerçeği yüzünden akademik başarı elde etmeyi görmezden gelemiyor, dolayısıyla da ikilemde kalıyorlar. Sınavlar hayatımızın yadsınamayacak bir gerçeği ve bizim her bir üniversitemiz bir ODTÜ, bir Boğaziçi olmadığı müddetçe hayatımızda hep sınavlar olacak. Buradaki temel sorun, sistemlerini sadece sınava yönelik olarak kuran ve öğrenciye bir yarış atı gibi bakan, çocukların elde ettiği başarıyı reklam aracına dönüştürmeyi hesaplayan kurumlarda yatıyor. Biz Mektebim olarak iki konuya da büyük önem veriyoruz, çünkü aslında yaşam başarısı da sınav başarısı da birbiriyle çok yakında ilgilidir. Bize göre işin sırrı, bir çocuğun kendini geliştirebileceği sosyal ortamlar sunmak, sosyal ve kişisel gelişimine önem vermek, dünyadaki gelişmeleri yakından izlemesini sağlayıp bir dünya vatandaşı olarak yetişmesine önayak olmak, bütün bunları kaliteli ve nitelikli bir öğretim hayatıyla beraber sunmakta yatıyor. Bilginin yanı sıra kendine güveni tam olan bir öğrenci sınavlarda da yaşamda da başarıyı mutlaka elde eder. Mektebim’in eğitim sistemi ve içerikleri hem sınav hem de yaşam başarısını hedefler ve ikisini birbirine paralel yürütür.

5) Eğitim sistemimizi Dünyayla kıyaslarsak, durumumuzu nasıl özetlersiniz

Özel okullar açısından değerlendirelim. Birçok okul özel okul açılacaktır, açılmalıdır… Hatta büyük kurumların da sektöre girmelerinde fayda görüyorum. Çünkü ülkemizin daha nitelikli eğitime çok ihtiyacı var. Biz Mektebim olarak kendi adımıza bu açığı kapatmayı hedef edindik. Bizim sıraladığımız ilkelere sadece Mektebim’in değil, vatanını milletini seven tüm eğitim kurumlarının sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum. Son dönemlerdeki düzenlemeler doğrultusunda yatırım ve öğrenci teşviki uygulamaları özel okul sektöründeki arzı artırdı. Bugün Türkiye’de özel okulların sayısının devlet okullarına oranı %8 civarında, orta vadede yüzde 15’e ulaşması hedefleniyor ki aslında bence yüzde 25’i yakalamalıyız. Dünyada da durum OECD verilerine göre %25-30’larda. Bizim de ülke olarak bu rakamı en kısa sürede yakalamamız ve eğitim kalitesini artırmamız gerekiyor. Bugün ülkemizin genel bütçesine baktığınızda en büyük kalemin eğitim olduğunu görürsünüz. Demek ki devletimizde eğitime çok önem veriyor. Özel okullara gerekli desteği verirken devlet okullarını da revize ediyor. Kendi adıma imkânım olsa da tüm devlet okullarını özel okullara dönüştürebilsem, özelleştirebilsem diyorum. Müfredatı ve süreçleri devlet planlar ve çok sıkı bir şekilde denetler ise ama uygulamayı da özel okullara bırakır ise biz de ülkemizde rakamların %25’lere yükseldiğini görebiliriz. İşte o zaman asıl hedeflediğimiz eğitim öğretim kalitesini yakalamış oluruz.

6) Kaç okula ulaştınız?

Mektebim, altı yılda 165 okul, 52 kampüs, 30 bin öğrenci ve yaklaşık 6 bin çalışan sayısına ulaştı.  2017-2018 eğitim öğretim yılı itibarıyla Adana, Afyon, Ankara, Antalya, Balıkesir, Bursa, Diyarbakır, Yalova, İstanbul, İzmir, Kırklareli, Konya, Samsun, Tekirdağ, Trabzon, Şırnak ve Yozgat ile 17 ilde faaliyet gösterecek. Bizim eğitim aşkımız hiçbir zaman bitmeyecek. Hep söylediğimiz gibi ben girişimciyim, çalışanlarımın büyük bölümü maaşlı öğretmenler ve yöneticilerdir ama hepimizin benzersiz bir özelliği vardır: Biz eğitim gönüllüsüyüz. Bu ülke gençliğinin, bu vatanın ihtiyaç duyduğu kaliteli eğitim vermek için 81 ilimizin 81’inde de var olmak için bitmek tükenmek bilmeyen bir çalışma içerisindeyiz.

 

7) Kars’ta da okul ve AVM yatırımınızı duyduk, bu konuda da bilgi verir misiniz?

Kars’a, 1960’lı yıllarda okuma-yazma bilmeyen ve hayvanları taşıyan bir kamyonun arka tarafına yorganıyla binip Ankara'ya göç eden bir babanın çocuğu olarak gittim. Memleketime ilk gidişimdi. Rahmetli babam okuma-yazma bilmiyordu. Ama hem beni hem de ağabeyimi okuttu. Ağabeyimi profesör yaptı, ben de Türkiye'nin en büyük üçüncü okul zincirinin sahibi konumundayım. Atalarımızın doğup büyüdüğü yer olan Kars'a ve köyümüz olan Karabağ'a okul bağışı yapmak bizim için çok anlamlı. İnşallah bu bağışlarımızı gücümüz yettiği kadar devam ettireceğiz. Bundan sonraki süreçlerde daha sık Kars'a gideceğim. Kars, doğası ve tarihi ile çok güzel bir şehir. Kars il merkezinde 24 derslikli, kendi köyüm olan Kağızman'ın Karabağ Köyü'ne de 4 derslikli okul yaptırıyorum.  Kars Valimiz Rahmi Doğan ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Ahmet Arslan ile bağış protokolümüzü imzaladık. Kağızman’a okul ile birlikte öğretmenlerimizin köyde rahatça konaklamalarını sağlayacakları bir de lojman yaptırıyoruz. Biz eğitimcilerin yatırımlar yaparken devletimize destek olmak ve vatanımıza olan borcumuzu ödemek önemli bir görevdir. Herkese hayırlı olmasını dilerim. Ayrıca Kars’a olan vefamızı yatırımlarımızla da göstereceğiz. Mektebim markasıyla da Kars’a güzel bir kampüs yapmayı planlıyoruz. Eğitim yatırımlarımıza devam ederken şehrin nabzını tutmak ve sosyo-kültürel hayata da katkı sunmak amacıyla bir avm projemizi hayata geçirdik. Arsa yatırımı tamamlanan avm için proje çalışmaları başladı. Eğitim, kültür, sanat, spor ve sosyal yardımlaşma konularında faaliyet gösterecek olan Vakfımız, çalışmalarına başladı. Memleketime yaptıracağım okul ile vatanıma olan borcumu ödüyorum. Buna bağış demek yanlış olur. Tabii ki devletimiz de bu konuda birçok yatırımı yapıyor ama bizlerin de vatandaş olarak devletimizin işlerini kolaylaştırıcı faaliyetlerde bulunmamız gerekiyor. Ailemizin kurduğu bu vakfın özellikle köy okullarına yönelik çalışmaları olacak. Köy okullarına özellikle önem veriyorum. Bugün burada bulunduğumuz yerdeki 24 derslikli Anadolu lisemizin temel atma törenini gerçekleştiriyoruz. Bir yandan da köyüm olan Kağızman Karabağ Köyü'nde anasınıfı, ilkokul ve öğretmenlere lojman yapacağız. Yakın bir zaman içerisinde ulusal basında duyuracağımız köy okullarımızın yeni bir konseptiyle bir bağış kampanyası başlatmayı planlıyorum. Buna gücüm yettiği kadar kendim de önayak olacağım ve 5 yıl içerisinde Kars'ımızın dokunulmamış köy okulunun kalmamasını temenni ediyorum. Ben de bu noktada elimden geleni şahsım ve ailem adına yapacağıma söz veriyorum.

8)  Sporla iç içe olduğunuzu biliyoruz, birazda bundan söz eder misiniz?

Ben sporu çok seven birisiyim ve sporunda bir ülkenin gençliği ve geleceği için çok önemli olduğu kanaatindeyim. Çünkü spora önem veren ülkelerde suç oranlarının az olduğuna dair istatistiki bilgiler ve veriler mevcut. Bir eğitim yatırımcısı ve eğitimci olarak sporu seviyor ve çok önem veriyorum. Geçtiğimiz yıllarda Büyükçekmece Spor Kulübü’nün başkanlığını yapmış olmam, yine Demir İnşaat Büyükçekmece Basketbol Kulübü’nde kuruluşundan itibaren yani en alt ligden Beko Basketbol Ligi’ne yükselmesine kadar olan ve halen devam eden yöneticiliğim, benim spora ne kadar destek olduğumun ve önem verdiğimin göstergesidir. Son bir yılda da Silivrispor Kulüp Başkanı olarak çalışmalar yürüttüm ve 32 yıldır başarı elde edememiş bir takımı şampiyon yaparak 2. Lige çıkarttım. Tabi başarı her zaman başkaları tarafından hazmedilemiyor. Borç içinde yüzen, büyük bir itibar kaybı olan Silivrispor’a başkan olmam teklif edildiğinde tüm bu olumsuzluklara rağmen evet dedim. İyi bir nakit akışı, doğru bir borç ödeme planı ve kişisel bağışlarımla bir yıl gibi kısa bir sürede takımı maddi acıdan önemli bir noktaya getirerek ve doğru transferlerle takımı güçlendirerek şampiyonluk başarısını elde ettik. 32 yıl sonra gelen bu başarı, borç batağında yüzen, itibarını kaybetmiş bir takımın başına geçmemi isteyen kişiler tarafından hazmedilemedi ve yine aynı kişiler darbe gerçekleştirerek başkanlığımın bitirilmesini sağladı. Spor camiası ve Silivri için çok üzücü durumlar yaşadık ama biz spora olan desteğimizi sürdürmeye devam edeceğiz.

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner183